İş Hukuku

SGK Rücu Davasının Tanımı ve Hukuki Dayanağı

SGK Rücu Davasının Tanımı ve Hukuki Dayanağı

SGK rücu davası, iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sigortalıya veya hak sahiplerine yaptığı ödemelerin, olayda sorumluluğu veya kusuru bulunan işveren ya da üçüncü kişilerden geri alınmasını konu edinen bir hukuk yoludur. Bu davalar, esasen toplumsal kaynakların yanlış kullanılması sonucu oluşan kamu zararının önüne geçilmesini sağlar. Türk hukukunda bu davaların yasal temeli 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 21. maddesinde açıkça belirtilmiştir.

SGK, iş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan bir çalışan için sağlık harcamalarını, geçici ya da sürekli iş göremezlik ödeneklerini ve bazı durumlarda ölüm geliri ödemelerini üstlenir. Eğer olayın meydana gelmesinde bir ihmal, kusur veya kanuna aykırı bir hareket söz konusu ise, Kurum bu ödemeleri, asıl sorumlulardan yargı yoluyla geri almak için harekete geçer. Böylece, hem kamu bütçesi korunur hem de işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği önlemleri konusunda daha dikkatli olmaları teşvik edilir.

Pratikte, bir işyerinde meydana gelen kazada, işverenin gerekli güvenlik önlemlerini almadığı ortaya çıkarsa veya üçüncü bir kişinin doğrudan kusuru söz konusuysa, SGK tarafından yapılan tüm ödemeler için rücu davası açılması mümkündür. Bu davalar işçiye ek bir hak kazandırmaz; sadece SGK’nın kendi bütçesini koruması amacıyla açılır. Dolayısıyla işçi veya hak sahipleri maddi ya da manevi tazminatlarını ayrıca genel mahkemelerde talep edebilirler.

Rücu Davasının Amacı ve Toplumsal Etkileri

Rücu davasının en önemli amacı, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kamu kaynaklarından yaptığı ödemeleri, olayda ihmali veya kusuru bulunan taraflardan geri almaktır. Bu süreç, işverenlerin yalnızca kârlılık amacıyla değil, çalışanlarının güvenliği için de sorumluluk taşımalarını zorunlu kılar. Böylece iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi yönünde işverenler üzerinde ciddi bir caydırıcı etki yaratır.

Ayrıca, kamu kaynaklarının verimli kullanılması ilkesi gereği, SGK tarafından yapılan harcamaların asıl sorumlular tarafından karşılanması sağlanır. İşverenin ya da üçüncü kişilerin kusurunun bulunmadığı hallerde ise, Kurum ödediği tutarların tamamını rücuen isteyemez. Buradaki ana hedef, “kusurlu olan öder” ilkesinin yargı süzgecinden geçirilerek uygulanmasıdır.

İşverenlerin bu riskleri azaltmak için iş sağlığı ve güvenliği yatırımlarını artırmaları, düzenli eğitimler vermeleri ve işyerinde gerekli önlemleri almaları beklenir. Örnek olarak, bir işyerinde güvenlik bariyerleri eksikse ve çalışan bir makineye kapılıp yaralanmışsa, bu durumda SGK yaptığı tüm harcamaları işverenden talep edebilir. Uzun vadede bu tür uygulamalar, iş kazalarını önlemede ve toplumda “önce güvenlik” bilincinin yerleşmesinde önemli rol oynar.

Rücu Davasında Taraflar ve Sorumluluk Paylaşımı

SGK rücu davalarının başlıca davacısı her zaman Sosyal Güvenlik Kurumu’dur. Davalılar ise, çoğunlukla işverenler olmakla birlikte, kazada kusurlu olduğu tespit edilen diğer üçüncü şahıslar da olabilir. Bir iş kazasında hem ana işverenin hem de alt işverenin payı bulunabilir. Uygulamada bazen makine üreticisi, bakımcı firma veya işyerinde çalışan diğer şirketler de davalı taraf olarak eklenebilir.

Mahkeme sürecinde kusur oranlarının adil bir şekilde belirlenmesi hayati öneme sahiptir. Kusur, olayın meydana gelmesinde tarafların ne ölçüde etkili olduklarının teknik ve hukuki incelemesiyle belirlenir. Mahkeme, genellikle bağımsız bilirkişi raporu ile tarafların kusur oranlarını netleştirir ve her birinin ödeyeceği tutarı bu oranlara göre belirler.

Örneğin bir kazada işverenin %60, bir bakım firmasının %20 ve işçinin %20 kusurlu olduğu tespit edildiyse, SGK rücu davasında yalnızca işveren ve bakım firmasından, kendi oranlarında ödeme talep edebilir. İşçi tamamen kusurlu bulunursa, SGK’nın rücu hakkı ortadan kalkar. Böylelikle adaletli bir sorumluluk paylaşımı sağlanır.

SGK Rücu Davasının Açılma Koşulları ve Dava Süreci

Rücu davasının açılabilmesi için SGK’nın öncelikle iş kazası veya meslek hastalığı sebebiyle sigortalı için bir ödeme yapmış olması şarttır. Bu ödemeler; tedavi giderleri, geçici iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik geliri veya ölüm geliri gibi kalemlerden oluşabilir. Eğer bu tür bir ödeme yoksa, rücu davası da gündeme gelmez.

İşveren veya üçüncü kişilerin kusurunun kanıtlanması ise dava için diğer temel gerekliliktir. İşverenin yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi, iş güvenliği önlemlerini almaması ya da gerekli eğitimleri vermemesi durumunda kusurlu olduğu kabul edilir. Ayrıca iş kazasının zamanında SGK’ya bildirilmemesi de işveren aleyhine bir durum yaratır.

Davanın açılabilmesi için ödemelerin tamamlanmış olması ve olayda kusur bulunduğunun teknik raporla ortaya konmuş olması gerekir. Dava sürecinde işverenin ve varsa üçüncü kişilerin kusur oranı bilirkişi tarafından tespit edilir, mahkeme bu orana göre işverenin sorumlu olduğu kısmı hükmeder.

Zamanaşımı, Hesaplama Usulü ve Ödeme Kalemleri

Zamanaşımı süresi SGK rücu davalarında oldukça önemlidir. 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesine göre, SGK, yaptığı ödemelerin rücuen tahsili amacıyla on yıl içerisinde dava açmalıdır. Bu süre, ödemelerin yapıldığı tarihten başlar. Eğer dava süresi geçirilirse, işveren ya da üçüncü kişi zamanaşımı itirazında bulunabilir ve mahkeme talebi reddedebilir.

Hesaplama aşamasında, SGK’nın ödediği tüm kalemler dikkate alınır. Bunlar arasında geçici iş göremezlik ödeneği, tedavi ve hastane giderleri, sürekli iş göremezlik geliri ve varsa ölüm geliri bulunur. Özellikle sürekli aylık bağlanmışsa, bunun peşin sermaye değeri hesaplanarak bugünkü karşılığı rücu davasında talep edilir. Her ödeme türü için ayrı ayrı kusur oranı uygulanır ve bu oran genellikle bilirkişi raporuyla belirlenir.

Tablo ile Örnek Hesaplama:

Ödeme Türü SGK’nın Yaptığı Ödeme (TL) Kusur Oranı (%) Rücu Edilecek Tutar (TL)
Geçici İş Göremezlik 15.000 40 6.000
Tedavi Masrafları 20.000 40 8.000
Sürekli Gelirin Peşin Değeri 50.000 40 20.000
Toplam 85.000 34.000

Yukarıdaki örnekte SGK, toplam 85.000 TL’lik ödeme yapmış, işverenin kusur oranı %40 olarak saptanmıştır. Sonuç olarak, işverenden talep edilecek toplam miktar 34.000 TL olacaktır.

Bilirkişi Raporları ve Mahkeme Uygulaması

Bilirkişi incelemesi rücu davasının en kritik aşamalarından biridir. Mahkeme, genellikle iş kazasının oluşum şekline ve işyerindeki şartlara göre uzmanlardan oluşan bir heyet tayin eder. Bu heyet, hem teknik hem de hukuki açıdan inceleme yaparak, kazanın nedenlerini, işverenin ve varsa üçüncü kişilerin kusur oranlarını, alınmayan önlemleri ve kazanın kaçınılmaz olup olmadığını değerlendirir.

Örneğin, işyerinde gerekli güvenlik önlemleri alınmamışsa ya da ekipman eksikliği söz konusuysa, bilirkişi bu eksiklikleri somut şekilde rapora yansıtır. Ardından mali bilirkişi, SGK’nın ödediği tüm tutarları ve peşin sermaye değerlerini hesaplayarak, davalıların ödemesi gereken miktarları belirler. Mahkeme, her iki raporu da dikkate alır ve varsa tarafların itirazlarını değerlendirerek nihai karara varır.

Buradaki önemli bir detay, işçinin kendi kusur oranının da raporda netleştirilmesidir. Eğer işçi ağır kusurluysa ya da olay tamamen işçinin kendi hatasından kaynaklanıyorsa, SGK’nın rücu hakkı tamamen ortadan kalkabilir. Bu nedenle adil bir yargılamada, tüm tarafların kusur paylarının titizlikle tespiti zorunludur.

Yargıtay Kararları Işığında Rücu Davalarının Seyri

Yargıtay uygulamaları, SGK rücu davalarının seyrinde belirleyici rol oynar. Yargıtay’ın çeşitli dairelerinin kararlarında, kusur oranı ve SGK ödemeleriyle ilgili bilirkişi raporlarının titiz şekilde incelenmesi gerektiği vurgulanır. Hatalı kusur oranı belirlenmesi, peşin sermaye değerinin yanlış hesaplanması veya teknik eksiklikler kararı bozma nedeni olabilir.

Örneğin, Yargıtay birçok kararında, işverenin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almaması nedeniyle sorumluluğun genellikle işverene yüklendiğini belirtmiştir. Ancak, kazanın oluşumunda işçi veya üçüncü bir kişi daha ağır kusurluysa, bu oranda SGK alacağı da azaltılır. Rücu davasında temel prensip, yalnızca kusuru olanlardan ve o oranda tahsil yapılmasıdır.

Yargıtay ayrıca, işverenin SGK’ya kaza bildirimi yapmamasını, delil karartıcı veya ihmal edici davranış olarak değerlendirip, işveren aleyhine hüküm verilmesini sağlamaktadır. Böylece işverenler, hem zamanında bildirim yapmaya hem de iş güvenliği tedbirlerine daha fazla özen göstermeye teşvik edilir.

İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu

İşverenin sorumluluğu temel olarak, çalışanlarını güvenli bir ortamda çalıştırma yükümlülüğüne dayanır. Eğer işveren, kanunun veya mevzuatın öngördüğü güvenlik tedbirlerini almazsa, çalışanı koruyacak donanımı temin etmez ya da eğitim vermezse, doğrudan sorumlu olur. Yalnızca işveren değil; bakım firmaları, ekipman üreticileri veya işyerinde faaliyet gösteren diğer şirketler de kendi kusurları oranında SGK’ya karşı sorumlu tutulabilir.

Müteselsil sorumluluk söz konusuysa, yani birden fazla kişinin kusuru varsa, SGK alacağını tüm sorumlulardan veya herhangi birinden tahsil edebilir. Ardından kendi aralarında rücu ilişkisi doğar. İş kazalarının önlenmesi açısından, tüm tarafların yasal yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmeleri hayati önem taşır.

Uygulamada bu tür davalarda işverenler, alt işverenler veya taşeronlar arasında sorumluluk paylaşımı tartışmalı olabilir. Mahkeme, teknik raporlarla her birinin katkısını ve ihmalini netleştirerek adaletli bir karar vermeye çalışır. Sonuç olarak, işveren ve diğer sorumlular, SGK’nın ödediği miktarın kendi kusur oranları kadarından sorumludur.

SGK Rücu Davasında Adım Adım Yargı Süreci

SGK rücu davası süreci, özenle ve sistematik şekilde ilerler. Öncelikle SGK, iş kazası veya meslek hastalığı dolayısıyla yaptığı ödemeleri ve ödeme türlerini inceler. Kurumun hukuk servisi, olaydaki sorumluları belirledikten sonra, ödeme kalemlerini ve kusur oranlarını içeren bir dava dilekçesi hazırlar. Bu dilekçede, talep edilen tutarların dökümü, olayın oluş biçimi ve sorumlu olduğu düşünülen tarafların kimliği ayrıntılı olarak belirtilir.

Dava, yetkili İş Mahkemesi’ne sunulur. Duruşma günü belirlendiğinde taraflar mahkemeye çağrılır. İlk aşamada mahkeme, SGK ve davalı tarafların beyanlarını alır ve taraflardan ellerindeki delilleri sunmalarını ister. Bunlar arasında iş kazası tespit tutanağı, sağlık raporları, tanık ifadeleri, işyeri eğitim ve güvenlik belgeleri gibi birçok evrak yer alabilir.

Mahkeme daha sonra teknik ve mali bilirkişilerden rapor ister. Teknik bilirkişi, kazanın nedenini, tarafların kusurunu ve alınması gereken önlemleri tespit eder. Mali bilirkişi ise SGK’nın yaptığı ödemelerin güncel toplamını ve peşin sermaye değerini hesaplar. Taraflar, bilirkişi raporlarına itiraz etme hakkına sahiptir. Gerekirse ek bilirkişi incelemesi yapılabilir.

Mahkeme Kararı ve Sonrasında Yaşananlar

Tüm deliller ve bilirkişi raporları toplandıktan sonra mahkeme, işverenin ve varsa diğer sorumluların ödemesi gereken miktarı ve sorumluluk oranlarını kesin olarak karara bağlar. Kararda, SGK’nın talep ettiği toplam miktar ve bunun hangi ödeme türlerinden oluştuğu, her davalının kusur oranı ve ödeyeceği tutar ayrı ayrı gösterilir.

Mahkeme kararı taraflara tebliğ edildikten sonra, yasal süre içinde istinaf ya da temyiz başvurusu mümkündür. İtiraz süresi geçtikten ve karar kesinleştikten sonra, işveren SGK’ya hükmedilen meblağı ödemekle yükümlüdür. Eğer ödeme yapılmazsa, SGK icra yoluyla tahsilat başlatabilir. Yasal mevzuat gereği, bu borç için taksitlendirme veya yapılandırma talepleri de değerlendirilebilir.

Sonuç olarak SGK rücu davaları, sadece işvereni veya üçüncü kişileri değil, iş sağlığı ve güvenliği alanında toplumsal bilinci yükseltmeyi de hedefler. Bu nedenle dava süreçlerinin dikkatle takip edilmesi, işverenlerin yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesi ve SGK ödemelerinin şeffaf şekilde hesaplanması büyük önem taşır.

SGK Rücu Davasında Sık Sorulan Sorular (SSS)

SGK rücu davası açılması için temel şartlar nelerdir?

Öncelikle SGK tarafından bir ödeme yapılmış olmalı ve bu ödemeye neden olan olayda işveren veya üçüncü kişi kusurlu bulunmalı. Eğer olayda sadece işçinin kusuru varsa, rücu davası açılamaz. Ayrıca ödemeden itibaren zamanaşımı süresi geçmemiş olmalıdır.

Rücu davası sonunda ödenecek tutar nasıl belirlenir?

Mahkeme, SGK’nın yaptığı toplam ödemeleri ve kusur oranlarını dikkate alır. İşveren ya da diğer davalılar, kendi kusur oranları kadar ödeme yapmakla yükümlüdür. Sürekli gelirler varsa bunların peşin sermaye değeri dikkate alınır.

İşçi tamamen kusurluysa sonuç ne olur?

Eğer işçi kazada %100 kusurlu bulunursa, SGK’nın rücu hakkı ortadan kalkar. İşçi kusur oranı oranında SGK’nın rücu alacağı da azalır. Kısmi kusurda, bu oran kadar azaltma yapılır.

Hangi mahkemede dava açılır ve süreç ne kadar sürer?

SGK rücu davaları, iş kazasının meydana geldiği veya işverenin merkezinin bulunduğu yerdeki İş Mahkemesi’nde açılır. Davanın süresi, dosyanın kapsamına ve bilirkişi incelemelerine göre değişebilir; genellikle birkaç ay ile bir yılı bulabilir.

SGK ödemelerini nasıl belgelemeli?

Kurum, yaptığı tüm ödemeleri bordro, dekont, ödeme emri veya resmi yazışmalarla mahkemeye sunar. Bu belgeler, rücu davasının temel dayanağını oluşturur.

SGK rücu davası, hem sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği hem de iş sağlığı ve güvenliği açısından ülkemizdeki en önemli hukuki enstrümanlardan biridir. İşverenler ve diğer sorumlular, çalışanların sağlığını korumak için gerekli önlemleri almak zorundadır. Aksi halde SGK tarafından yapılan ödemeler için ciddi mali sorumluluklarla karşı karşıya kalırlar.

Rücu davası, iş kazası sonrası oluşan kamu zararının gerçek sorumlular tarafından karşılanmasını sağlar. Uzun vadede, işyerlerinde daha güvenli çalışma ortamlarının oluşmasını ve toplumsal farkındalığın artmasını teşvik eder. Böylece hem işçiler hem de toplum için daha sağlıklı ve güvenli bir çalışma hayatı mümkün olur.

author-avatar

URSA Avukatlık Hakkında

URSA Avukat Bürosu Bursa Adaletin güvencesi, güçlü bir savunmadır. URSA Hukuk Bürosu, Av Halil İbrahim UYGUR tarafından, müvekkillerine en yüksek kalitede hukuki hizmet sunmak amacıyla kurulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir