Genel

Kilometresi Düşürülmüş Araçlarda Hukuki Haklar ve Tazminat Süreci

Kilometresi düşürülmüş araç

Kilometresi düşürülmüş araç, ikinci el piyasasında, gerçek kullanım mesafesi yapay olarak daha düşük gösterilen, yani kilometre sayacının manipülasyonla geri alındığı bir motorlu taşıttır. Bu hileli uygulama, genellikle aracın gerçek değerinden daha yüksek bir fiyata satılmasını sağlamak amacıyla gerçekleştirilir. Araçların piyasa değeri, katettikleri yol miktarına (kilometreye) göre önemli ölçüde belirlendiğinden, kilometrenin düşük görünmesi alıcıda aracın daha az yıprandığı izlenimini yaratır. Böylece kötü niyetli satıcılar, aracın gerçek kilometre bilgisini gizleyerek haksız kazanç elde etmeyi hedefler.

Bu tür bir aldatmacayla karşılaşan alıcı, aracın beklediğinden çok daha fazla kullanılmış ve yıpranmış olduğunu sonradan fark ettiğinde hem maddi kayba uğrar hem de satıcıya olan güveni sarsılır. Örneğin, aslında 200.000 km yol yapmış bir araç 100.000 km’de gibi gösterildiğinde, alıcı aracın gelecekteki bakım ihtiyaçlarını ve gerçek değerini yanlış değerlendirir. Sonuç olarak, alıcı araca biçilen değerden fazlasını ödemiş ve muhtemelen daha erken ve beklenmedik bakım-onarım masraflarıyla karşılaşacaktır. Bu durum, sadece bireysel tüketicileri değil, ikinci el araç piyasasının genel güvenilirliğini de olumsuz etkileyen ciddi bir problem teşkil eder. Bazı araştırmalara göre, ülkemizde satılan ikinci el araçların binde birkaçında kilometre düşürme hilesi yapılmaktadır. Yüzdesel olarak küçük görünen bu oran, milyonlarca ikinci el araç satışını düşündüğümüzde aslında azımsanmayacak sayıda aracı ve alıcıyı etkileyen bir sorundur.

Ayıplı Mal Tanımı ve Kilometre Hilesinin Gizli Ayıp Niteliği

Türk hukukunda, satılan bir malın vaat edilen veya objektif olarak sahip olması gereken nitelikleri taşımaması “ayıp” olarak kabul edilir. Ayıplı mal, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun‘a göre, tüketiciye teslim edildiği anda taraflarca kararlaştırılan örnek veya modele uygun olmayan ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. Bir araçta kilometrenin gerçek olandan farklı gösterilmesi de sözleşmeye aykırı bir durum olup, malın beklenen özelliklerinde bir eksiklik anlamına gelir. Özellikle ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan anlaşılan kusurlar gizli ayıp olarak adlandırılır. Kilometre sayacıyla oynanması da tipik bir gizli ayıp örneğidir; zira araç satış sırasında dışarıdan normal görünebilir ancak gerçek kilometre ancak detaylı uzman incelemesi veya resmi kayıtlar aracılığıyla tespit edilebilir.

Hem Türk Borçlar Kanunu (TBK) hem de ilgili tüketici mevzuatı uyarınca, satıcı sattığı maldaki ayıplardan sorumludur. Bu sorumluluk, ayıbın satıştan sonra ortaya çıkması veya satıcının ayıptan haberdar olmaması durumlarında bile geçerlidir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, kilometresi düşürülmüş araç gizli ayıp kapsamında değerlendirilir ve aracın satıcısı, kilometre düşürme işlemini bizzat kendisi yapmamış veya bu durumdan haberi olmasa dahi alıcıya karşı sorumlu tutulur. Satıcı, satış sırasında bildirdiği niteliklerin araçta bulunmamasından mesuldür. Dolayısıyla, aracın gerçek kilometresi sözleşmede belirtilenden fazla ise, bu durum aracın değerini ve alıcının ondan beklediği faydayı önemli ölçüde düşürdüğü için hukuken ayıp kabul edilir. Satıcı, bu ayıbı bilmese dahi sonuçlarından kaçınamaz.

Satıcının sorumluluğu, alıcının sözleşme yapılırken araçta böyle bir kusurun varlığını bilmemesi şartına dayanır. Eğer alıcı, aracın kilometresinin düşürülmüş olduğunu bilerek aracı satın almayı kabul ediyorsa, bu durumda satıcı daha sonra sorumlu tutulamayabilir. Ancak gerçek hayatta, alıcıların böyle bir durumu bilerek araç satın almaları son derece nadirdir. Çoğu durumda alıcı, normal bir dikkatle anlaşılamayan bu hile nedeniyle yanıltılır. Bu sebeple hukuk sistemi alıcıyı koruma altına almış ve satıcı kim olursa olsun, aracın kilometre bilgisindeki bu tür bir sahtekârlığın sonuçlarını üstlenmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Nitekim tüketici hukukunda, önceden sözleşmeye konulan “kilometre bilgisinden doğacak sorunlarda satıcı sorumlu değildir” gibi kayıtlar geçersiz kabul edilir. Bireyler arasındaki satış sözleşmelerinde de, eğer böyle bir gizli ayıp söz konusuysa satıcının sorumluluktan kaçınması hukuken mümkün değildir.

Örnek: 2020 yılında 21.300 TL bedelle ikinci el bir araç satın alan bir tüketici, aracının geçmiş kayıtlarını incelediğinde kilometre sayacının düşürülmüş olduğunu öğrenmiştir. Satıcıya durumu bildiren alıcı, sonuç alamayınca ödediği bedel farkının iadesi için dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, kilometre düşürme işleminden satıcının haberi olmadığı gerekçesiyle sorumluluk bulunmadığına hükmetmişse de, dosya Yargıtay’a intikal etmiştir. Yargıtay, aracın kilometresinin düşürülmesini gizli ayıp kapsamında değerlendirerek satıcının, bizzat yapmamış olsa dahi, bu ayıptan sorumlu olduğuna karar vermiştir. Bu karar, satıcı bakımından kusursuz olsa bile ayıptan sorumluluk ilkesini bir kez daha pekiştirmiştir.

İkinci El Araç Satışında Yasal Düzenlemeler ve Tüketici Koruma

Son yıllarda ikinci el araç satışlarına ilişkin çeşitli yasal düzenlemeler yürürlüğe konulmuştur. İkinci el araç satışlarının noterde yapılması zorunluluğu, alıcı ve satıcı arasında resmi bir sözleşme düzenlenmesini sağlar. Noter satış sözleşmesinde genellikle aracın o anki kilometre bilgisi de kayıt altına alınır. Bu uygulama, satış anındaki kilometre bilgisinin resmi olarak belgelenmesi açısından büyük önem taşır. İleride bir uyuşmazlık çıktığında, noter satış sözleşmesindeki kilometre bilgisi delil olarak kullanılabilir. Örneğin, alıcı aracın kilometresinin 120.000 olarak beyan edildiğini sözleşmeyle ispatlayabilir; daha sonra aracın gerçekte 200.000 km’de olduğunun tespiti halinde, bu belge satıcının hatalı beyanını kanıtlar.

Bunun yanı sıra, Ticaret Bakanlığı’nın düzenlemeleri ile ikinci el otomobil ticareti yapan işletmelere yönelik ek yükümlülükler getirilmiştir. Yetki belgesine sahip oto galeriler veya satıcı işletmeler, belirli şartlar altındaki araçlar için satıştan önce ekspertiz raporu almak zorundadır. Mevzuata göre, model yılı 8 yaş veya 160.000 km altında olan ikinci el araçların satışı öncesinde, araç detaylı bir oto ekspertiz raporu ile incelenmeli ve raporun bir nüshası alıcıya sunulmalıdır. Bu raporda aracın mekanik ve elektronik aksam durumu, varsa hasar kaydı ve kilometre bilgisi gibi unsurlar yer alır. Böylece, aracın önemli bir kusuru veya tutarsız bir kilometre bilgisi varsa satıştan önce ortaya çıkması hedeflenmiştir. 8 yaşından büyük veya 160 bin km’den fazla araçlar için bu rapor zorunlu olmasa da, alıcı talep ederse yine de yaptırılabilir ve sunulabilir.

Ayrıca, işletmeler tarafından satılan ikinci el araçlar için asgari bir garanti süresi de mevzuata eklenmiştir. Yetkili galeri veya satıcılar, sattıkları ikinci el otomobilin motor ve aktarma organları gibi kritik parçaları için satıştan itibaren 3 ay veya 5.000 km (hangisi önce dolarsa) boyunca garanti vermek zorundadır. Bu uygulama, aracın satış sonrasında hemen ortaya çıkabilecek ciddi arızalarına karşı tüketiciyi korumayı amaçlar. Elbette kilometre hilesi bu garantinin kapsamına giren bir arıza değil, satış öncesi dürüstlük ilkesine aykırı bir eylemdir. Ancak ekspertiz raporu zorunluluğu ve garanti şartı, genel olarak ikinci el araç piyasasında daha şeffaf ve güvenilir bir ortam oluşturmayı amaçlayan yasal tedbirlerdir. Bu tedbirler sayesinde kilometre düşürme gibi hilelerin tespiti kolaylaşacak, tespit edilmesi halinde de satıcılar hukuki sorumlulukla karşılaşacaklardır.

Kilometresi Düşürülmüş Araç Davası Nasıl Açılır?

İkinci el aracın kilometresinin düşürülmüş olduğunun anlaşılması durumunda, alıcının başvurabileceği hukuki yollar mevcuttur. Öncelikle alıcı, durumu öğrendiği anda vakit kaybetmeden satıcıya yazılı olarak bildirim yapmalıdır. Bu bildirim, noter ihtarnamesi, e-posta veya hatta WhatsApp yazışması gibi herhangi bir şekilde olabilir; önemli olan, alıcının aracı belirlenen niteliklerinden farklı (ayıplı) çıktığını satıcıya derhal ilettiğini kanıtlayabilmesidir. TBK m.223 uyarınca alıcı, teslim aldığı malı mümkün olan en kısa sürede gözden geçirmekle ve bir ayıp fark ettiğinde uygun süre içinde satıcıyı haberdar etmekle yükümlüdür. Her ne kadar kilometre düşürme bir gizli ayıp olduğundan teslim anında fark edilemese de, sonradan fark edildiğinde “uygun süre” geçirmeden satıcıya ihbar edilmelidir. Aksi takdirde, mal ayıplı haliyle kabul edilmiş sayılma riski doğar.

Satıcıya bildirim yapıldıktan sonra, eğer satıcı sorumluluğunu kabul etmez veya çözüm sunmazsa, alıcı yasal süreç başlatabilir. Burada izlenecek yol, satıcı ile alıcı arasındaki ilişkinin niteliğine ve uyuşmazlığın parasal değerine bağlıdır. Satıcı bir şirket, galeri veya tacir ise ve alıcı da aracı ticari amaç olmaksızın kendi kullanımı için alan bir tüketici ise, bu durumda Tüketici Hukuku devreye girer. Tüketici sıfatıyla alıcı, belirli parasal sınıra kadar Tüketici Hakem Heyeti‘ne başvurarak hızlı ve masrafsız bir çözüm arayabilir. 2025 yılı itibarıyla değeri yaklaşık 149.000 TL’ye kadar olan ikinci el araç uyuşmazlıklarında tüketici hakem heyetleri görevlidir. Bu tutarın üzerindeki taleplerde ise doğrudan Tüketici Mahkemesi’nde dava açılması gerekir. Hakem heyeti kararları bağlayıcı olup, taraflarca kabul edilmezse itiraz yolu ile tüketici mahkemesine taşınabilir.

Eğer satış bir tüketici işlemi kapsamında değil de, satıcı da alıcı da birey ise (yani iki özel kişi arasındaki alışveriş ise), o zaman uyuşmazlığa tüketici mahkemesi değil genel mahkemeler bakar. Bu durumda alıcı, aracın satışının iptali veya bedel indirimi talebiyle satıcının yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açabilir. Dava dilekçesinde aracın kilometresinin düşürülmüş olduğunun tespitini ve buna bağlı talebini açıkça belirtmelidir. Hangi yargı yolundan gidilirse gidilsin, genellikle mahkeme sürecinde teknik bir bilirkişi incelemesi yapılacaktır. Mahkeme tarafından atanacak otomotiv uzmanı bilirkişi, aracın elektronik kayıtlarını ve geçmiş muayene verilerini inceleyerek kilometre sayacında müdahale olup olmadığını belirler. Aynı zamanda aracın gerçek kilometresi yaklaşık olarak tespit edilmeye çalışılır ya da en azından geçmiş kayıtlarla uyumsuzluk raporlanır. Bu teknik deliller, davanın kazanılması için kritik rol oynar.

Tüketici (ticari) satışı ile bireyler arası satışın hukuki sonuçlarındaki bazı farklar aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:

Satış Tipi Uygulanan Hukuk Başvuru Yeri Zamanaşımı* Satıcının Sorumluluğu
Tüketici satışı (galeri, işletme satıcı) 6502 sayılı Tüketici Kanunu Tüketici Hakem Heyeti veya Tüketici Mahkemesi 2 yıl (en az 1 yıl)**
Hile varsa süre yok
Kusursuz sorumluluk
Önceden sorumsuzluk şartı geçersiz
Bireysel satış (iki özel kişi arası) 6098 sayılı TBK (Borçlar Kanunu) Asliye Hukuk Mahkemesi 2 yıl (teslimden itibaren)
Hile varsa süre yok
Kusursuz sorumluluk
Sözleşmeyle sorumluluk sınırlanabilir (hilede geçersiz)

* Zamanaşımı süreleri, ayıbın teslim anında mevcut olması koşuluyla başlar.
** İkinci el satışlarda taraflar bu süreyi anlaşarak 1 yıla indirebilir (TKHK m.12).

Burada zamanaşımı sürelerine de değinmek gerekir. Tüketici işlemlerinde, ayıplı maldan doğan talepler kural olarak malın tesliminden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir (ikinci el mallarda taraflar bu süreyi 1 yıla kadar kısaltabilir). Ancak Kanun, ayıbın satıcı tarafından ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde bu sürelerin uygulanmayacağını açıkça hükme bağlamıştır. Yani kilometre düşürme gibi bilerek yapılan hileli bir durumda, aradan 2 yıl veya daha fazla zaman geçmiş olsa bile tüketici yasal haklarını ileri sürebilir. Benzer şekilde, Türk Borçlar Kanunu’nda da satıcının hileyle ayıbı gizlemesi halinde zamanaşımı savunmasının dinlenmeyeceği kabul edilir. Buna rağmen, alıcının öğrendiği andan itibaren makul süre içinde harekete geçmesi hem delillerin sağlıklı toplanabilmesi hem de iyi niyet kuralları gereği önemlidir.

  • Delillerin toplanması: Dava açmadan önce alıcı, mümkünse aracın geçmişine dair tüm belgeleri toplamalıdır. Özellikle TÜVTÜRK araç muayene raporları, servis bakım kayıtları, ekspertiz raporu veya araç geçmişini gösteren Tramer sorgu sonuçları önemli delillerdir. Bu belgeler, kilometrenin geçmişte hangi değerlerde olduğunu ortaya koyarak düşürülme yapıldığını ispatlar.
  • Satıcıya ihtar: Aracın ayıplı olduğunun öğrenilmesiyle birlikte satıcıya resmi bir ihtarname göndermek alıcının lehine olacaktır. İhtarname, alıcının durumu ve taleplerini yazılı olarak iletip satıcıdan çözüm talep ettiği belgedir. Bu hem uzlaşma şansı tanır hem de dava öncesi iyi niyetli bir adım olarak değerlendirilir.
  • Görevli merci seçimi: Uyuşmazlık bedeline ve tarafların durumuna göre, tüketici hakem heyeti veya mahkeme seçimi yapılmalıdır. Dava öncesi arabuluculuk zorunluluğu gibi uygulamalar tüketici uyuşmazlıklarında bulunmamaktadır; doğrudan ilgili heyet veya mahkemeye başvurulabilir.
  • Dava açılması: Hazırlanan dilekçe ve deliller ile yetkili mahkeme veya hakem heyetine başvuru yapılır. Tüketici mahkemesindeki davalarda harç ve masraflar kural olarak peşin alınır ancak tüketici davalarında harç istisnaları olabilmektedir. Yine de bilirkişi ücreti gibi yargılama giderlerini davanın başında yatırmak gerekebilir; dava sonunda haksız bulunan taraf bunları ödemeye mahkum edilir.
  • Cezai süreç: Alıcı, bir yandan da durumu Cumhuriyet Savcılığı‘na bildirebilir. Kilometre düşürme fiili dolandırıcılık suçu kapsamında olduğundan savcılık şikayeti üzerine ceza soruşturması başlar. Ceza davası ayrı yürür ancak çoğu zaman satıcı üzerinde caydırıcı bir etki yaratarak alıcının taleplerinin daha hızlı karşılanmasını sağlayabilir.

Özetle, kilometresi düşürülmüş bir araç tespit edildiğinde zaman kaybetmeden harekete geçmek ve hakkını aramak çok önemlidir. Uyuşmazlığın çözümü için doğru merciye başvurmak, sağlam deliller sunmak ve yasal hakları bilinçli şekilde kullanmak gerekir. Gerek hakem heyetleri gerek mahkemeler, böyle durumlarda genellikle alıcı lehine kararlar vermektedir; yeter ki hileyi ispatlayan bilgiler dosyaya sunulabilsin.

Tazminat Hakkı ve Hesaplama Yöntemleri

Kilometresi düşürülmüş bir araç satın alan tüketici, hukuken çeşitli seçimlik haklara sahiptir. Bu haklar sayesinde uğradığı zararın giderilmesini talep edebilir. Hem tüketici mevzuatında hem de TBK’da benzer biçimde düzenlenen bu haklar şunlardır:

  • Sözleşmeden dönme (Araç iadesi): Alıcı, aracı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek satış sözleşmesini iptal edebilir. Bu durumda satıcı, alıcıdan aldığı bedeli iade etmek ve aracı geri almakla yükümlüdür. Aracın noter satış masrafları, devir ücretleri gibi alıcının yaptığı zorunlu harcamalar da genellikle satıcı tarafından karşılanır. Sözleşmeden dönme halinde alıcı, aracı kullanmış olsa bile yapılan hile nedeniyle ödediği bedelin tamamını geri isteme hakkına sahiptir.
  • Bedel indirimi: Alıcı aracı elinde tutup, araçtaki ayıp oranında satış bedelinde indirim talep edebilir. Yani ödediği paranın bir kısmının iadesini isteyebilir. Bu miktar, aracın gerçek değeri ile ödenen bedel arasındaki farktır. Kilometre hilesi sebebiyle aracın değeri düşeceğinden, aracı gerçek kilometresine göre değerlendiğinde ortaya çıkan değer kaybı alıcıya ödenmelidir. Örneğin aracın gerçek piyasa değeri hilesiz haliyle 300.000 TL iken alıcının ödediği tutar 350.000 TL ise, aradaki 50.000 TL fark alıcıya iade edilerek denge sağlanır.
  • Ücretsiz onarım: Normalde ayıplı mal hallerinde alıcının, mümkünse malın ücretsiz tamirini isteme hakkı da vardır. Ancak kilometresi düşürülmüş bir araçta “onarım” kavramı pek anlamlı değildir; zira burada somut bir parça arızası değil, aracın geçmiş kilometre bilgisinin yanlış sunulması söz konusudur. Bu nedenle onarım hakkı pratikte uygulanamaz.
  • Ayıpsız misli ile değiştirme: Alıcının bir diğer hakkı da, eğer imkan varsa aracın ayıpsız, aynı model başka bir araçla değiştirilmesini talep etmektir. İkinci el araçlarda birebir aynı özelliklerde başka bir araçla değişim genellikle mümkün olmaz. Ancak satış bir galeri aracılığıyla yapıldıysa ve ellerinde benzer özellikte başka bir araç varsa, taraflar anlaşarak bu yola da gidebilirler. Yine de en sık tercih edilen yöntem, ilk iki seçenek olan iade veya bedel indirimi olmaktadır.

Alıcının seçeceği hakkı belirlerken menfaat dengesini gözetmesi gerekir. Örneğin araçta kilometre düşürme dışında başka ciddi problemler de varsa veya alıcı artık o araca güvenini tamamen yitirmişse, sözleşmeden dönüp tam para iadesi almak daha uygun olabilir. Buna karşılık araçtan memnun olup sadece ödediği miktarın fazla olduğunu düşünen alıcı, bedel indirimi talep ederek aracını kullanmaya devam etmeyi tercih edebilir. Her iki halde de, alıcı ayrıca uğradığı ek zararlar varsa onların da tazminini isteyebilir. Örneğin hile nedeniyle piyasa değerinden fazla ödediği kısmın iadesinin yanı sıra, eğer yüksek kilometre nedeniyle ortaya çıkan ekstra bakım masrafları olmuşsa bunları da talep edebilir. Hile nedeniyle aracın üretici garantisi sona erdiyse, bundan doğan kayıplarını dahi ileri sürebilir.

Tazminat miktarının hesaplanması için mahkeme sürecinde bilirkişi incelemesi yapılır. Bilirkişi, aracın satış tarihindeki gerçek piyasa değerini, kilometre düşürme hilesi olmadan kaç lira edeceğini belirler. Bunu yaparken benzer marka-model araçların orijinal kilometredeki satış fiyatlarını, ikinci el piyasa verilerini ve varsa araç değerleme cetvellerini kullanır. Ardından, alıcının fiilen ödediği bedel ile bu gerçek değer karşılaştırılır. Aradaki fark, alıcının uğradığı maddi zarar olarak kabul edilir. Aşağıdaki tabloda basit bir örnek hesaplama yer almaktadır:

İlan Edilen Km Gerçek Km Ödenen Fiyat Gerçek Değer Değer Kaybı (Zarar)
80.000 km 180.000 km 400.000 TL 320.000 TL 80.000 TL

Yukarıdaki senaryoda araç, 80 bin km olarak satılmış ancak gerçekte 180 bin km olduğu anlaşılmıştır. Benzer özellikteki bir aracın piyasa değeri 180 bin km’deyken 320.000 TL iken, alıcı 400.000 TL ödeme yapmıştır. Bu durumda 80.000 TL’lik bir değer kaybı söz konusudur. Alıcı, aracı iade etmeyip elinde tutarak bu meblağın kendisine ödenmesini talep edebilir. Alternatif olarak aracı iade ederek ödediği 400.000 TL’nin tamamını geri isteyebilir. Her iki durumda da, mahkeme ayrıca alıcının ödediği paranın faiziyle birlikte iadesine hükmedebilir. Genellikle hileli satışlarda, alıcının parasının satın alma tarihinden itibaren yasal faiziyle ödenmesi hakkaniyete uygun görülmektedir.

Sonuç olarak, kilometre düşürme nedeniyle açılan davalarda tazminat hesabı uzmanlarca yapılıp mahkemece değerlendirilir. Alıcının seçimlik haklarından hangisini kullandığına göre ya tam iade ya da kısmi iade (bedel farkı) şeklinde bir karar verilir. Yargıtay kararları da bu tür durumlarda alıcının uğradığı zararın tazminine hükmedilmesi yönündedir. Önemli olan, alıcının gerçekten bir zarara uğradığını ve bunun kilometre hilesinden kaynaklandığını ortaya koyabilmesidir.

Kilometre Düşürme Suçu ve Cezai Yaptırımlar

Bir aracın kilometresini düşürmek, sadece hukuki bir uyuşmazlık ve tazminat konusu olmakla kalmayıp, aynı zamanda açıkça suç teşkil eden bir eylemdir. Türk Ceza Kanunu’nda doğrudan “kilometre düşürme” şeklinde bir suç tanımı bulunmamakla birlikte, bu fiil dolandırıcılık kapsamında değerlendirilmektedir. Nitekim Yargıtay içtihatlarında, kilometresi düşürülen aracın değerinin üzerinde satılmasının nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir. Dolandırıcılık suçu, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp onun veya bir başkasının zararına, kendisine veya bir başkasına haksız menfaat sağlamaktır. Araç kilometre sayacını geriye almak da tam olarak böyle bir hileli davranıştır ve alıcıyı maddi zarara uğratmaktadır.

TCK m.157-158’de düzenlenen dolandırıcılık suçunun basit hali üç yıla kadar hapis öngörürken, nitelikli halleri 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve adli para cezası öngörebilmektedir. İkinci el aracın kilometresini düşürerek satmak çoğu durumda nitelikli hal kapsamında değerlendirilmektedir. Bunun sebepleri arasında, fiilin ticari ortamda işlenmesi, bir malın değerine ilişkin yalan beyan kullanılması ve alıcıyı zararlandırması sayılabilir. Örneğin, yakın geçmişte yaşanan bir olayda bir kişi internet sitesi üzerinden aracını 68.000 km’de diye ilan etmiş, aracı satın alan tüketici bir süre sonra aracını yetkili servise götürdüğünde gerçek kilometrenin 200.000 olduğunu öğrenmiştir. Dolandırıldığını anlayan alıcı, satıcı hakkında şikâyette bulunmuş ve açılan ceza davası sonucu satıcı Ağır Ceza Mahkemesi‘nde yargılanarak nitelikli dolandırıcılık suçundan hapis cezasına çarptırılmıştır. Yargıtay, bu kararı emsal niteliğinde onamış ve kilometre düşürerek araç satmanın ağır cezalık bir suç olduğunun altını çizmiştir.

Ceza yargılamasında, satıcının kastı yani bilerek ve isteyerek kilometreyi düşürüp düşürmediği önem arz eder. Eğer aracı satan kişi aynı zamanda kilometreyi düşüren kişi ise veya bu hileyi bilerek satışa aracılık etmişse, cezai sorumluluğu doğar. Ancak satıcı da alıcı gibi önceki sahibin hilesine maruz kaldıysa ve gerçekten haberi yoksa, dolandırıcılık suçundan kastı olmadığı için cezai yaptırımdan kurtulabilir. Bu durumda dahi alıcı bakımından fark etmeksizin sivil hukukta satıcı hala sorumlu olacaktır (çünkü sorumsuzluk iddiası alıcıya karşı geçerli değildir). Ceza soruşturması kapsamında kilometreyi fiilen düşüren kişinin tespiti halinde, asıl faillere cezai yaptırımlar uygulanır. Güncel mevzuata göre nitelikli dolandırıcılık suçu işleyenler 3 ila 10 yıl arası hapis ve ayrıca binlerce güne varan adli para cezalarıyla karşılaşabilir. Böyle bir cezai risk, ikinci el araç satışında dürüst davranılması için de önemli bir caydırıcı unsur teşkil etmektedir.

Tüketicilere Öneriler: Haklarınızı Korumak İçin Atılacak Adımlar

İkinci el araç alırken ya da aldıktan sonra ortaya çıkan kilometre düşürme sorunuyla karşılaşmamak veya karşılaşıldığında hak kaybı yaşamamak için tüketicilerin dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır:

  • Geçmiş kayıtları detaylı sorgulayın: Aracın geçmişine dair tüm resmi kayıtları kontrol edin. TRAMER (Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi) üzerinden hasar ve poliçe geçmişine, TÜVTÜRK araç muayene kayıtlarından önceki muayenelerdeki kilometre bilgilerine bakın. E-Devlet sistemi üzerindeki “Araç Geçmiş Sorgulama” hizmeti de önceki muayene kilometrelerini gösterir. Bu kayıtlar, aracın ilan edilen kilometresiyle tutarlı olup olmadığını anlamanıza yardımcı olacaktır.
  • Bağımsız ekspertiz yaptırın: Aracı satın almadan önce güvenilir bir oto ekspertiz firmasında detaylı kontrol ettirin. Ekspertiz sırasında aracın elektronik beyin (ECU) ve diğer modüllerindeki km kayıtları okunabilir, kilometre sayacının orijinalliği değerlendirilir. Ayrıca motor, mekanik ve elektronik aksamda aracın kullanım yoğunluğuna dair işaretler tespit edilebilir. Uzman bir göz, aracın kilometresinin gerçek olup olmadığına dair önemli ipuçları verecektir.
  • Fiziksel aşınma belirtilerine dikkat edin: Araçta belirtilen kilometre ile uyumlu bir kullanım izlenimi olup olmadığına bakın. Örneğin, düşük kilometrede olduğu iddia edilen bir araçta direksiyon simidi, vites topuzu, pedal lastikleri ve koltuk döşemeleri aşırı yıpranmışsa, bu durum aracın aslında daha fazla kullanılmış olabileceğini gösterir. Lastiklerin ve fren balatalarının aşınma durumu da genel kullanım hakkında fikir verebilir.
  • Bakım ve servis kayıtlarını isteyin: Mümkünse aracın yetkili servis veya özel servis bakım geçmişini gösteren belgeleri inceleyin. Bu kayıtlarda her bakım veya onarım tarihindeki kilometre bilgisi yer alır. Düzenli servis geçmişi olan bir araçta kilometre tutarlılığı daha kolay takip edilir. Satıcı, aracın az kullanıldığını iddia ediyorsa bunu bakım kayıtlarıyla destekleyebilmelidir; aksi halde sözlü beyanlara temkinli yaklaşın.

Eğer aracı satın aldıktan sonra kilometre düşürülmüş olduğunu öğrenmişseniz, yukarıda bahsedilen yasal haklarınızı kullanmaktan çekinmeyin. Öncelikle satıcıyla iletişime geçip durumu çözmesini talep etmek yerinde olacaktır; bazen satıcılar ortaya çıkan deliller karşısında anlaşma yoluna gidebilir. Anlaşma olmazsa, hakkınızı aramak için yasal mercilere başvurun. Tüketiciyseniz, değeri uygun hallerde tüketici hakem heyetine ücretsiz başvurabilir, daha yüksek tutarlarda doğrudan tüketici mahkemesinde dava açabilirsiniz. Özel kişiler arasındaki satışlarda da genel mahkemeler yoluyla hakkınızı arama imkânı vardır. Gerekirse bir hukuk uzmanından destek alarak dava sürecini yürütün. Mahkeme süreçleri bazen zaman alsa da, emsal kararlar tüketici lehine olduğundan haklılığınızı kanıtladığınızda maddi kaybınızın telafi edilmesi kuvvetle muhtemeldir.

Sıkça Sorulan Sorular

Soru: Aldığım ikinci el aracın kilometresinin düşürülmüş olduğunu öğrendim. Ne yapmalıyım?

Cevap: Böyle bir durumda öncelikle elinizdeki tüm bilgi ve belgeleri toparlayın. Aracın geçmiş muayene kayıtları, servis bakım fişleri veya ekspertiz raporu gibi belgeler gerçek kilometreyi ortaya koyabilir. Daha sonra satıcıya durumu derhal bildirmeniz önemlidir. Mümkünse noterden bir ihtarname çekerek aracın ayıplı (kilometre hileli) çıktığını ve talebinizi (örneğin para iadesi veya indirim) açıkça iletin. Satıcı çözüm sunmazsa, ödediğiniz bedel ve uğradığınız zararın büyüklüğüne göre tüketici hakem heyetine veya tüketici mahkemesine başvurabilirsiniz. Ödediğiniz tutar güncel olarak belirlenen parasal sınırın altında ise hakem heyetine gitmek daha hızlı sonuç verebilir; üstünde ise doğrudan dava açmanız gerekecektir. Ayrıca, durumu savcılığa bildirerek cezai süreci de başlatmanız, satıcı üzerinde ek bir baskı oluşturabilir.

Soru: Kilometresi düşürülen araç ayıplı mal olarak kabul edilir mi?

Cevap: Evet, aracın kilometresinin olduğundan az gösterilmesi hukuken ayıplı mal kapsamında değerlendirilir. Bu durum gizli ayıp niteliğindedir çünkü alıcı tarafından satın alma esnasında normal şartlarda fark edilemez. Yargı kararları da kilometresi düşürülmüş aracı, satıcının sorumluluğunu doğuran bir ayıp olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla araç ister galeri tarafından ister bireysel satıcı tarafından satılsın, kilometre hilesi varsa alıcı yasal olarak ayıplı mal hükümlerine dayanarak hak talep edebilir. Bu kapsamda aracı geri verme (bedel iadesi) veya bedel indirimi gibi haklarını kullanabilir.

Soru: Kilometresi düşürülmüş araç için ne kadar süre içinde hukuki işlem başlatabilirim?

Cevap: Tüketici Kanunu’na göre ayıplı maldan doğan talepler, malın tesliminden itibaren genel olarak 2 yıl içinde zamanaşımına uğrar. Ancak kilometre düşürme gibi ayıp, satıcı tarafından ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse bu 2 yıllık süre işlemez, yani zamanaşımı ileri sürülemez. Diğer bir deyişle, satıcının kasıtlı bir hilesi söz konusu olduğundan aradan uzun süre geçse bile alıcı haklarını talep edebilir. Yine de uygulamada alıcının öğrenir öğrenmez makul süre içinde dava açması önerilir. Türk Borçlar Kanunu’nda da gizli ayıp öğrenildiğinde derhal bildirim ve makul sürede dava açılması gerekliliği vurgulanmıştır. Sonuç olarak, yasal engel olmasa dahi çok beklemeden, olayı öğrenir öğrenmez harekete geçmek en doğrusudur.

Soru: Satıcı kilometrenin düşürüldüğünden haberi olmadığını söylüyor. Yine de sorumlu mudur?

Cevap: Evet, satıcı kendi haberi olmasa bile alıcıya karşı sorumludur. Hukukta satıcının ayıptan sorumluluğu kusurdan bağımsızdır; yani satıcı aracı önceki sahibinden o şekilde almış olsa bile, aracı satarken ortaya çıkan ayıplardan dolayı alıcıya karşı hesap vermek durumundadır. Bu durumda alıcı yine de mevcut haklarını (iade, indirim vb.) satıcıya karşı kullanabilir. Satıcı eğer dilerse, kendisine aracı satan önceki kişiye rücu edebilir (yani ödediği tazminatı ondan talep edebilir), ancak bu, alıcının doğrudan doğruya satıcıdan talep hakkını etkilemez. Ceza hukuku açısından ise, gerçekten haberi yoksa satıcı dolandırıcılık suçundan cezai yaptırımdan kurtulabilir fakat bu durum sivil (hukuki) sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Soru: Kilometre düşürme olayı suç mudur? Satıcı ceza alır mı?

Cevap: Evet, kilometre düşürme fiili Türk Ceza Kanunu’na göre dolandırıcılık suçunu oluşturur. Satıcı, aracı bilerek eksik kilometreyle sattıysa, alıcıyı aldattığı için hakkında ceza davası açılabilir. Bu suçun ispatı halinde mahkeme, fail hakkında hapis cezası ve adli para cezası gibi yaptırımlar uygulayabilir. Nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirildiğinde 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Uygulamada ciddi ve kasıtlı kilometre düşürme vakalarında satıcıların hapis cezası alabildiği görülmektedir. Dolayısıyla bir aracın kilometresini düşürerek satış yapmak hem ayıplı mal hükümleri uyarınca tazminat sorumluluğu doğurur, hem de aynı zamanda suç teşkil ettiği için satıcının sabıka kaydına işlenecek ağır cezalara neden olabilir.

Soru: Kilometresi düşürülmüş araç için açılan dava ne kadar sürer, masrafları kim öder?

Cevap: Yasal süreçlerin süresi, başvurduğunuz mercie göre değişir. Tüketici Hakem Heyeti’ne yapılan başvurular genellikle daha hızlı sonuçlanır; çoğu dosya 6 ay içinde karara bağlanmaktadır. Üstelik hakem heyetlerine başvuru ücretsizdir. Tüketici Mahkemesindeki davalar ise ortalama 8-12 ay arasında sonuçlanabilmektedir ancak dosyanın yoğunluğuna göre daha uzun da sürebilir. Davayı kazanmanız halinde, ödediğiniz harç ve bilirkişi ücreti gibi masraflar karşı taraftan tahsil edilir. Tüketici davalarında başvuru harcı çoğunlukla alınmasa da, ihtiyati tedbir talepleri veya istinaf/temyiz aşamalarında bazı masraflar çıkabilir. Ancak nihai kararda haklı bulunursanız, yargılama giderlerinin büyük kısmı satıcıya yükletilir.

Soru: Kilometreyi düşüren kişi aracı bana satan değil, ondan önceki sahibi ise ne yapmalıyım?

Cevap: Aracın kilometre düşürme işlemini araç size satılmadan önceki sahibi yapmış olsa bile, sizin sözleşmesel muhatabınız size aracı satan kişidir. Bu nedenle hukuken dava açabileceğiniz kişi de aracın size satışını yapan satıcıdır. Söz konusu satıcı, eğer kendisi de aldatıldıysa ve tazminat ödemek zorunda kalırsa, bir önceki satıcıya rücu edebilir (yani ödediği tutarı ondan talep edebilir). Ancak sizin doğrudan eski sahip hakkında hukuki talepte bulunma hakkınız yoktur. Yine de, kilometreyi düşüren kişinin önceki sahip olduğunu biliyorsanız, o kişi hakkında da savcılığa suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Ceza soruşturması kapsamında gerçek failin ortaya çıkarılması mümkündür.

Unutmayın: Kilometre düşürme gibi etik ve yasal olmayan uygulamalara karşı hukuk düzeni vatandaşın yanındadır. Böyle bir durumla karşılaştığınızda sessiz kalmayın, yasal haklarınızı kullanarak hem kendi zararınızı giderin hem de bu tür hileli satışların önüne geçilmesine katkı sağlayın.

author-avatar

URSA Avukatlık Hakkında

URSA Avukat Bürosu Bursa Adaletin güvencesi, güçlü bir savunmadır. URSA Hukuk Bürosu, Av Halil İbrahim UYGUR tarafından, müvekkillerine en yüksek kalitede hukuki hizmet sunmak amacıyla kurulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir